Telefon
WhatsApp
Yükleniyoru Devre Dışı Bırak

Onlar Bize Emanet!

Onlar Bize Emanet!

 “Hayvan hakları” kavramı, hayvanların insan amaçlarına uygun düştüğü biçimde kullanılabilecek birer eşya olmadığı, kendi arzuları ve ihtiyaçları olan bireyler olarak muamele görmeleri gerektiği anlamına gelir. Pratikte bu, hayvanların insancıl muamele görmelerinin gerekli olması anlamına gelebileceği gibi, hayvanların tıbbi ve kozmetik deneylerde kullanılmasının, eti ya da derisi için öldürülmesinin, eğlence için avlanmasının ve hayvancılık sektöründe hammadde ya da kaynak olarak kullanılmalarının hayvan hakkı ihlalleri olarak tanımlanması anlamına gelmektedir.
Hayvan hakları savunucuları, insan türüne mensup olmanın tek başına ahlaki değerlendirmenin temeli olamayacağını öne sürerek, hayvanları ahlaki değerlendirmenin dışında bırakan önyargılı bakış açısını “türcülük” olarak adlandırmaktadır.
Hayvanlar insanların sorumluluğu altındadır ve onların hakları vardır. Bu haklar insanlar tarafından güvence altına alınmalıdır. Unutmayalım ki hayvanın yaşam hakkı, aslında insanın yaşam hakkıdır. Onlar da en az bizler kadar yaşama hakkına sahiptir. Hayvanlar bizden çok daha demokrattır aslında! “Maymunlar, keşfettikleri meyve ağaçlarını topluluğa önermek istediklerinde o yönde birkaç adım yürüyüp, dönüp grup üyelerine bakıyorlar ve takip etmek isteyenler ona doğru yöneliyor. Başka maymunlar da kendi önerdikleri yönde aynısını yapıyorlar ve kim daha çok ikna ediciyse onun seçtiği alan kabul görüyor”.

Hayvan Haklarına Sahip Çıkmak

Türkiye’de hayvan hakları 2004 yılında yasa ile koruma altına alınmıştır. Hayvanların, doğanın onlara tanıdığı yaşama haklarını korumak için gerekli hükümler yasal güvenceye alınmış ve bu hükümleri ihlal edenlere çeşitli cezalar verilmesi öngörülmüştür. Ancak bu yasalar hayvanları hak sahibi varlıklar olarak tanıyan yasalar değildir.

Çevre Bakanlığı’nca hazırlanan ve TBMM Genel Kurul gündeminde bulunan “Hayvanları Koruma Kanunu Tasarısı”, hayvanların korunması ve yaşama haklarının güvence altına alınması amacıyla hazırlanmıştır. Kanun tasarısının amacı, başta evcil hayvanlar olmak üzere tüm hayvanların, insan ve doğa kaynaklı mağduriyetlerinin önlenmesini, gözetilmesini, bakımlarını, kötü muamelelerden uzak tutulmalarını, üremelerini, canlarının ve sağlıklarının korunmasını sağlamaktır.

Türkiye’de her gün yeni bir hayvana yönelik şiddet suçu işlenirken, son birkaç yıldır çeşitli şekillerde gündeme gelen, TBMM’de 10 yıldan beri konuşulan Hayvan Hakları Yasası yeniden güncellenmiştir.

Tasarının 2021 Bütçe Yasa Teklifi görüşmelerinin ardından Meclis’te yasalaştırılması planlanıyor. Taslakta hayvanlara kötü muameleye en az iki yıl ceza önerilirken, ev hayvanlarına çip takılması ve sokağa bırakanlara 10 bin TL’ye kadar para cezası verilmesi gibi maddeler yer alıyor.

Hayvan hakları ile ilgili Orman ve Su İşleri Müdürlüğü ihbar makamı olarak hizmet veriyor. Hayvanlara kötü muamelenin “Kabahatler Kanunu” kapsamdan çıkarılması ve suç olarak savcılık tarafından değerlendirilmesi gerekiyor. Kapalı alanda sigara içen adama verilen cezayla, hayvana tecavüz eden adama aynı ceza veriliyor. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Hayvana kötü muamelenin suç olması gerekiyor, hayvanı öldüren kişiye suçlu demeliyiz.

Hayvan Ticareti Yasaklanmalı

Türkiye gibi ülkelerde çok fazla sokak hayvanı var. Sadece İstanbul’da 150 ile 200 bin arası sokak hayvanı bulunuyor. Bu artan popülasyon da insanlara zarar veriyor. Doğurganlığın durması gerekiyor. 6 çift hayvan 6 yılda 60 bin hayvan ortaya çıkarıyor. Petshop’ları, üretim çiftlikleri kapatmadığımız sürece, kısırlaştırmanın da çok anlamı olmuyor. Popülasyon bir şekilde yok edilmeye çalışılıyor ama kısırlaştırma da yapılmıyor. Petshop denilen şey sadece camın arkası değil, üretim çiftlikleri kuruluyor, üretim teşvik ediliyor, sonra da önü hiçbir şekilde alınamıyor.

Hayvanat Bahçesi Diye de Bir Şey Var!

Hiçbir canlının kafes ardında olmasını kabul etmemeliyiz. Üstüne bir de bu işten para kazanılıyor. Hayvanın doğal yaşam dürtüsüne aykırı bir ortam yaratılıyor. Kapımızın önündeki kedilere bakamazken, aslana kaplana bakmaya çalışıyoruz ve bunun için de çok ciddi rakamlar harcanıyor.

Dünyadaki bazı kültürel geleneklerde hayvan hakları
Örneğin Jainizm, Taoizm, Hinduizm, Budizm, Şinto ve Animizm, hayvanlara bazı haklar tanımaktadır.
Batıda ise John Locke (1632-1704) hayvanlara gereksiz yere zulmetmenin ahlaken yanlış olduğunu savunmuş, Immanuel Kant (1724-1804) ise hayvanlara yönelik zulm içeren davranışların insanı zalimleştireceğini ve diğer insanlara yönelik işlenebilecek şiddet eylemlerini kolaylaştırabileceğini öne sürmüştür.
Yetişkin bir at ya da köpek, ussal kapasitesi ve iletişim yetileri bakımından, bir günlük, bir haftalık, hatta bir aylık bir bebekle kıyaslanamayacak kadar gelişmiştir. Kaldı ki öyle olmadığını farz edelim, bunun ne önemi olurdu? Asıl soru, ‘akıl yürütebiliyorlar mı’ ya da ‘konuşabiliyorlar mı’ değil, “acı çekebiliyorlar mı’ sorusudur.

Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi
Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi, 15 Ekim 1978 tarihinde Paris’teki Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Merkezi’nde düzenlenen bir törende okunmuştur. Bu metin, 1989 yılında Hayvan Hakları Birliği tarafından tekrar düzenlenerek 1990 yılında UNESCO Genel Direktörü’ne sunulmuş ve aynı yıl halka açıklanmıştır. Öte yandan bu metin UNESCO tarafından tanınmış olmayıp yasal herhangi bir bağlayıcılığı yoktur. Bununla birlikte, metinde bazı hayvanlardan yük hayvanı gibi sıfatlarla bahsedilmesi ve hayvanların yaşam haklarından ziyade “acısız öldürülmesi” gibi ifadelerin yer alması hak kavramına aykırı düşmektedir.

Paylaş:

Etiketler: Onlar Bize Emanet!

Vatan Kurs® | Eğitim sistemleri ile hazırlanmıştır.